Meander İncelemesi

İki Bakış Bir Film
0
Meander Poster

Filmin Türü: Korku-Gerilim-Gizem | Süre: 90 Dakika | IMDB: Link

Meander Konusu

Genç bir kadın, uyandığında kendisini ölümcül tuzaklarla dolu bir tüpün içinde bulur. İçine düştüğü kabustan kurtulmaya çalışan kadın, hayatta kalabilmek için önüne çıkan engelleri aşıp ilerlemek zorundadır.

Meander Yorumu

Ezgi'nin Köşesi

Film bitince uzunca bir süre derin nefes aldım. Ben çok severim böyle dar alanlı, oyunlu, belirsizlik gizem içeren filmleri. Olur da aklınıza bu tarzda filmler gelirse mesaj ile filmleri iletebilirsiniz bize.


Filmin başlangıç kısmında kadın ve katilin konuşması ardından tüp içerisinde sıkışmış başrolümüzü görünce aklıma Saw serisi geldi. Lisa başta arabasına bindiği adamla konuşurken kızından bahsediyor, hayattan ne denli zevk almadığını, ama tabii ölmek istemiyorum diyerek geçiştiriyor, orada da olaylar başlıyor zaten.


Dedim ki, hayattaki değerini bilmeyen Lisa, böyle oyun şu bu derken hayatın ne denli önemli olduğunu anlayacak ve yeniden yaşama arzusunu kazanacak. En sonunda da Adam çıkıp ehehe bak işte hayat böyle diyecek, Lisa da Adam'ı öldürecek ve son demiştim fakat film beni beklemediğim yere getirdi.


Kadının karnından bıçaklanması, robotumsu şeyin Lisa'ya tam o kısımdan yemek vermesi kafamı karıştıran başlıklardan birkaçı...


Gerim gerim gerildim. Lisa'yı kovalayan eciş bücüş varlık neydi?


Bir de belli sahnelerde göz önüne gelen şu havalandırma kısımları Mors Alfabesi ile ilgili olabilir mi? Aklımda aman aman sorular...


Genel olarak hadi dar alan koyalım, hadi ateş koyalım, hadi karanlık da olsun e bir de canavar kovalasın tam olsun derken her an Asuman Krause çıkıp Fear Factor Extreme için yeni gelen çifti sunacak gibi hissettim.


Hoplatan, nefes kesen, enseden sıcaklık yayan bir film izlemek istiyorum derseniz tam sizlik. İzleyin, izlettirin.


Puanım: 6/10


Ezgi'nin IMDB Puan listesi için tık!

Emre'nin Köşesi

Binlerce yıllık bilinmezlik; ölüm. Her insan hayatında bir kere ölmeyi istemiş ya da düşünmüştür. Düşünmesi kolay, gerçekleştirmesi bir o kadar da güç. Film bize bu isteğimizin, hayatta kalma içgüdümüz gibi büyük bir güçle nasıl yenilgiye uğratıldığını çok iyi gösteriyor. Karakterimiz başta ölmeyi isteyen, hayatta yaşama amacı bulamayan bir kişiyken, iş gerçekten ölmeye geldiğinde yaşadığı korkuyu gözler önüne seriyor ve bunu da çok iyi yansıtmış.


Filmin sonu ise filmin başındaki bazı olaylara ışık tutuyor, o konuya daha sonra geleceğiz. En başa dönersek, bu tarz filmleri seven bir izleyeci olarak Buried filminden sonra klostrofobik filmler kategorisinde en çok bunaldığım ve gerildiğim filmlerden biri oldu Meander. Gerek tünelin tasarımı, gerek ise oyunlar birçok yönden izleyiciyi gerecek şekilde tasarlanmış. Boğulma korkusu desen var, kovalanma korkusu desen var, klostrofobi zaten filmin ana teması. Film birçok noktasında farklı korkulara değinmiş ve bu korkuların yine en baştaki hayatta kalma içgüdüsü tarafından nasıl kolay bir şekilde alt edilebileceğini göstermiş. Yeter ki iste, sahip olduğun hayatta kalma içgüdüsünün sana yaptıramayacağı şey yok.


En güzel kısımlardan birisi ise çoğu filmin yaklaşık 30 dakikayı bulan gelişme kısmına geçişini henüz 7. dakikadayken gerçekleştirmesi. Film bizi gereksiz flashback ve diyaloglarla yormamış, direkt konuya girmiş ve izleyiciyi filmin içerisine çekmeyi amaçlamış. Bana göre bu süre ne kadar uzun olursa izleyicinin de filmi içselleştirip, kendini bu dünyaya ait hissetme gücü daha yüksek oluyır. Film de bu şekilde daha en başta kalbimi kazandı. Yalan da söyleyemeyeceğim, filmin düşük puanından dolayı bu erken girişin gereksiz boş bakınmalar, geçmiş sorgusu ve gereksiz dram ile doldurulup izleyiciyi sıkacağından endişelenmiştim. Nitekim pek de öyle olmadı. Güzel tasarlanmış görevler ve senaryo sayesinde bir buçuk saatlik filmde sıkılma fırsatı pek bulamadım. İnsanı oldukça yoran bu filmide, başrolümüzün dinlendiği kısımlarda ise ben de biraz soluklandım.


Filmin sonuna gelirsek, filmin sonu benim sevmediğim türden; açık uçlu. Filmin 5 küsür puan alma sebebi de zaten tahminimce bu. Yalan yok, ben de filmin sonunu görene kadar 7 puan vermeyi düşünüyordum ancak bu sebepten dolayı 1 puan eksik verdim.


Filmin sonunda ise benim görüşüme göre, zaten kız en başta ölmüştü ve kızımız film boyunca bir simülasyon içerisindeydi. Geçmişiyle sınanıyor ve bu sınavı geçmesi durumunda kendi cennetine kavuşacak ya da verilen bu şansı kaybecek ve bilinci tamamen yok olacaktı. Bir diğer ihtimal de yaşananların dış dünyadan bir güç tarafından yaşatılması ve yine işin ucunun simülasyona varması, burasını bilemiyorum. Bana soracak olursanız ilk ihtimal daha olası. Yaşadıkları ise, ilahi inançlardaki ''ahiret sınavı'' yani bu simülasyondaki yaşananlar olabilir, tüp de Sırât köprüsü mantığında bir metafor. Sonuç olarak başrolümüz gerekli sınavı verdi ve köprüyü(tüpü) geçti ve bundan sonra simülasyon içerisinde kızı ile birlikte bu yaratılan evrende kendi cennetini yaşayacak.


Puanım: 6/10


Emre'nin IMDB Puan listesi için tık!

Bir önceki film yorumumuz Five Nights at Freddy's'i okumak için tıkla

Bizi Instagram hesabımızdan takip etmeyi unutmayın

Yorum Gönder

0Yorumlar

Yorum Gönder (0)